Babil’in Kulesi efsanesinde insanlar cennete ulaşmak için bir şehir ve kule inşa ederler. Babil de bu yapıya bakarak “Hayal edilen her şey gerçek olacak, önümüzde hiçbir engel yok.” der. Yine bu efsaneye göre Babil’in bu çabasını gören Tanrı, işçiler birbirleriyle işbirliği yapamasınlar diye farklı diller yaratır.
Günümüzde daha önce hiçbir çağda görülmemiş bir iletişim ağına sahibiz. Ancak yine de Babil’in Kulesi üzerimize gölgesini düşürüyor. Dil farkı, iş dünyasında engel olma özelliğini koruyor. Teknolojik cihazlar birbirleriyle bağlantılı olsalar bile farklı dili konuşan insanların arasındaki bağlantısızlık devam ediyor.
Küresel piyasalar ise yapay zekanın çeviri dünyasına da bir çare bulmasını bekliyor ancak doğal dil işleme teknolojisindeki gelişmelere rağmen henüz ortada “Hah!” dedirtecek büyüklükte bir gelişme yok. Zira yapay zekanın da kendi içinde problemleri bulunuyor. Kasım 2016’da Google kendi çeviri araçlarına yapay sinir ağı ekledi. Ancak yine de ortaya çıkan çeviriler dil bilgisi ve toplumsal açıdan oldukça tuhaf.
Dil Zor Bir Meseledir
RapportBoost.AI data sorumlusu Michael Housman bu konuda şöyle diyor:
“Google sanki bir gecede yapılmışçasına büyük bir gelişme kaydetti ancak ben Google Translate kullanmıyorum. Size şöyle söyleyeyim, dil zor bir meseledir.”
Housman’a göre makine öğrenme ve yapay zeka teknolojisi için en ideal senaryo ortaya belli kurallar koymak ve başarı-başarısızlık için net kriterler belirlemektir. Örneğin satranç, go gibi oyunlarda bilgisayarlar en iyi oyuncuları bile alt etmeyi başarıyor. Bu başarı kısa bir sürede elde edildi çünkü iki oyunun da net kuralları var ve maksimum hamle sayısı belirli.
Housman sözlerine şöyle devam ediyor:
“Dil ise satrançın tam tersidir. Net ve belirli kurallar yoktur. Bir konuşma sonsuz farklı yöne doğru evrilebilir. İki çevirmen bile bir cümlenin ne şekilde çevrilmesi gerektiği konusunda hemfikir olamıyor. Demem o ki dil, data bakımından çözülmesi en zor şeylerden biridir.”
Google Translate, Çevirmenin Yerini Tutamaz
Google’ın teknolojisi cümlenin tamamını çevirmeye kalkar ve kelime kelime çalışmaz. Jacksonville Üniversiesi’nden İspanyol Edebiyatı profesörü Dr. Jorge Majfud ise bu konuda şöyle diyor:
“Tüm cümleyi dikkate almak yine de yeterli değildir. Bir kelimenin anlamı cümlenin geri kalanındaki kelimelere bağlıdır. Bir cümlenin anlamı paragrafın anlamına bağlıdır. Metnin tamamının anlamı ise kültüre, konuşan kişinin amacına bağlıdır. Google Translate iyi bir araç ama adı üstünde araç. İnsan öğrenmesi ve anlamasıyla ikame edilemez. Kültür, cinsiyet ve hatta yaş bile anlama konusunda farklı etki gösterir. Ayrıca teknolojiye fazla yaslanmak da kültürel ve politik anlamda gerilemeye neden olabilir.”
En azından 2018 itibarıyla Majfud’un sözlerinin geçerli olduğunu söyleyebiliriz ancak önümüzdeki 5-10 yılda bu konuda ciddi gelişmeler yaşayacağımızı peşinen söyleyebiliriz.
Sözdizimsel Olarak Yanlış Yaklaşıyoruz
Singapur’daki Nangang Technological University profesörlerinden yapay zeka araştırmacısı Erik Cambria da doğal dil işleme alanında çalışmalar yürütüyor. Doğal dil işleme (natural language processing) ise yapay zeka bazlı çevirinin temelini oluşturuyor. Dr. Majfud gibi Dr. Cambria da durumun içerdiği riskleri göz önüne alıyor.
“Bir metni okuduğumuz zaman bilinçsizce yaptığımız onlarca şey var. Okuma ve anlama birbiriyle alakalı pek çok sürecin birleşiminden oluşur. Şimdiye dek yapılan bilgisayarlı çeviri girişimlerinde bu durum pek hesaba katılmadı. Bilgisayarlı çevirinin en büyük sorunu, bir cümleyi başka bir dile çevirirken cümlenin sözdizimsel formun korunması. İnsanlar böyle yapmaz. Önce okuduğumuz dildeki cümlenin anlamını deşifre ederiz, sonra ise çeviri yapılacak dile kodlarız.”
Görüldüğü üzere yapay zeka ve makine öğrenmesi alanlarında çeviri dünyasına yönelik büyük bir potansiyel mevcut ancak bu potansiyelin en azından 2018 itibarıyla insan faktörünü geçemediğini söyleyebiliriz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILARIMIZ
Yapay Zeka Mı, Gerçek Bir Çevirmen Mi? Çeviri Sektörünün Geleceği Kimin Ellerinde?
This post is also available in: Türkçe