Tercüme yapılabilen dil sayısının sınırını dünya üzerindeki dil sayısı belirler. Bu yaklaşım oldukça ucu açık olsa da doğrudur. Bazı dilleri konuşan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezken bazı dilleri milyonlarca insan kullanmaktadır. İngilizce, İspanyolca gibi yaygın bilinen ve öğrenmesi daha kolay olan dillerin yanında Çince, Hintçe gibi çok kişinin konuştuğu ama öğrenmesi daha zor olan diller de vardır. Dilin zorluğu elbette çevirilere de yansır. Çevirinin başarılı ve kaliteli olmasının temelinde dile hakimiyet büyük yer tutar. Teknik çevirilerde dile hakimiyetin yanın da konuya hakimiyette gerekeceğinden dolayı çevirisi zor dillerde teknik çeviriler oldukça zorlayıcı projeler olabilir.
Çeviride Zorluğu Neler Belirler?
Çeviride zorluğu teknik bilgi ve dil belirler. Çevirisi yapılması zor olan dillerde çeviri konusu dışında yaşanacak genel bir zorluk vardır. Dil özelinde düşünüldüğünde tercüme etmesi en zor olan diller Çince, Japonca, Hintçe, Korece, Arapça gibi hem alfabesi hem de dilbilgisi açısından genel olarak kullanılan dillerden farklı olan dillerdir. Dilin kullanımı, kendine has bir kültürünün olması, deyim ve özdeyişler açısından zenginliği ve duyguların nasıl ifade edilebildiği gibi özellikler çeviri zorluğunu belirlemektedir. Çevirmenler zorlandıkları noktaları belirlerken iki dil arasında tam karşılığı olmayan ifadeleri ilk olarak örnek verirler. Deyimler, atasözleri genellikle ülke halkının sosyo-ekonomik yapısı, yaşam şartları ve hayata bakışı üzerinden şekillendiğinden dolayı her dilde bu tür kalıplara karşılık bulmak zordur. Bir diğer çeviri zorlu ise mizahi konularda yaşanır. Her ülkenin kendine has bir kültürü, bakış açısı, mutfağı, damak zevki ve espri anlayışı vardır. Karadenizlilerin ne kadar esprili ve sıra dışı insanlar olduğundan habersiz olan bir İrlandalı’nın Temel fıkrasına gülmesi beklenemeyeceği için bu tür çeviriler çevirmenleri zorlar.
Çevirinin Başarılı Olması İçin Neler Yapılmalı?
Dile hakimiyet kurmak için o dil üzerine çalışmalar yapmak, kitap okumak, film izlemek, dili konuşan insanlar ile iletişim kurmak ve en önemlisi dilin konuşulduğu bölgede yaşamak gerekir. Elbette bu artı değerlerin hepsi her dil için aynı düzeyde etkili olmaz. İngilizce öğrenmek ve bu dile hakim olmak için birkaç ay dilin konuşulduğu ülkelerde yaşamak yeterli olurken söz konusu kendi içerisinde bile dil ve aksan farklılıkları yaşayan Hintçe, Çince gibi diller olduğunda ülkede yaşamak bile yeterli olmayacaktır. Tercüme bürosu bu noktada büyük önem taşır. Büronun çeviri hizmeti sunduğu diller ile ilgili çalıştığı çevirmenlerin deneyimi ve dile hakimiyeti fazla olmalıdır. Bu noktada seçici olabilen kaliteli tercüme büroları çeviri konusunda en kaliteli hizmeti sunarlar.
Çevirinin başarılı olması tercümanın başarılı olması demektir. Tercüman elindeki metni anlamak ve hissetmek için ne kadar çok emek harcarsa çeviri o kadar başarılı olur. Türkçe’den Korece’ye çeviri yapan bir çevirmen Türk hikayelerini özümsemeye çalışarak çeviri yapmaya başlar. Hikayeleri özümsedikten sonra hikayenin alt mesajını, edebi dilini keşfeder ve çeviri bu odaklar üzerinden şekillenir. Her açıdan keşfedilen hikaye çevrilirken okuyacak kişilerin bu hikayeyi en doğru şekilde anlamalarını sağlayacak cümleler seçilmeldir. Başarılı çeviri bir Türk hikayesini okuyan bir Koreli’nin aynı hissiyat içerisinde olmasını sağlamalıdır. Bu yüzden çeviri yapmanın temelinde dil ve kelime bilgisi olsa da bunlar tek başına yeterli değildir. Teknik olarak dile hakim çevirmenler hislerini de çevirilere kattıkları zaman başarılı olurlar. İyi bir çevirmen olmak için çeviri yapılan tüm dillerde hissedebilmek önemlidir. Aynı zamanda başarılı bir tercüme bürosu tarafından yönlendirilen bir çevirmen de alanında daha başarılı adımlar atabilir.
This post is also available in: Türkçe