Dizi, film ya da diğer video formatındaki yapımlara altyazı hazırlamak ve çevirmek önemli bir uğraştır. Altyazı çevirmenliği pek çok kişinin sandığı gibi bir metni bir dilden başka bir dile çevirmekten ibaret değildir. Bir filmin ya da dizinin bambaşka kültürlerde de anlaşılmasını sağlamak ciddi bir iştir.
Bu bakımdan altyazı çeviri işinin kendine has bazı zorlukları vardır. Şimdi bu sorunlara ve altyazı çevirmenliği ile ilgili bazı ilginç bilgilere biraz yakından bakalım o halde…
Duyguların Doğru Aktarılması
Sinema, duygu üzerine kurulu bir sanattır. Karakterlerin duygularını aktarmak için kurdukları cümleleri başka bir dile çevirmek ise bu mesleğin en zor yanlarından biridir. Çevirmen, karakterin içinde bulunduğu durumu anlamalı ve o duyguyu çeviri yapılan dile en uygun kelimelerle aktarmalıdır. Yani seçilen sözcükler ve cümleler, cümle yapıları doğru yapılmadığı müddetçe bir sahnenin ya da bir karakterin duygusu izleyicilere yanlış aktarılabilir.
Sözcük Seçimi
Kullandığımız her sözcük, belli bir duruma denk düşer. Buna karşın her dilin kendine özgü sözcükleri bulunur ve bu sözcüklerin birebir karşılığı diğer dillerde bulunmaz.
İngilizceden Türkçeye çeviri yaptığınız zaman duruma, sahneye, karaktere en uygun sözcükleri seçmeniz gerekir. Örneğin Portekizcedeki “massa” sözcüğü ekmek, kek, hamur, hamur işi gibi farklı anlamlara gelir.
Bu nedenle altyazı çevirmeni, kararsız kaldığı durumlarda çeviri yaptığı kelimenin etimolojisini, o dildeki farklı kullanımlarını da oturup araştırmalıdır. Çalakalem yapılacak bir iş değildir yani altyazı çevirmenliği. Kimse çevirmenlerden şairler gibi doğru kelimeyi bulması için aylarca, yıllarca oturup düşünmesini beklemiyor tabii ki. Ancak her ne olursa olsun, doğru kelimeyi bulmak, diğer bir deyişle lafı gediğine oturtmak bir altyazı çevirmeninin sahip olması gereken bir meziyettir.
Karakter ve Sözcük Limiti
Altyazı çevirmenliğinin en zor yanlarından biri de karakter limitine riayet etmektir. Altyazının ekranda belli bir alanı, belli bir süre kaplaması gerekir. Buna karşın İngilizcede 4 karakterlik bir kelimenin karşılığı Türkçede 9 karakterden oluşabilir.
Bu noktada karakter sayısını altyazı işini veren şirketin istediği şartlara uygun hale getirmek için çevirmenin kıvrak zekalı olması gerekir. Aslında kıvrak zekadan da öte çevirmen kendi diline hakim olmalı, geniş bir kelime haznesine sahip olmalıdır.
Argo
Argo sözcükler ve ifadeler, bir altyazı çevirmeninin en büyük baş belasıdır desek abartmayız herhalde. Hem anlamak hem de hedef dildeki karşılığını bulmak başlı başına bir sanattır.
Ayrıca bir dildeki argo ya da küfür olan bir ifade, hedef dilde hiç de anlamlı bir çağrışım yaratmayabilir. Bu bakımdan bir çevirmenin çeviri yaptığı dildeki argolara da hakim olması ya da en azından argo bir ifadeyi karşılayacak en doğru ifadeyi bulmak için çeviri yaptığı sahnenin psikolojisini anlaması gerekir.
1903’ten Günümüze
Altyazı çevirmenliği tam olarak 1903 yılında başlamıştır. Edwin S. Porter’in Uncle Tom’s Cabin adlı filmi altyazı çevirisi yapılan ilk film olmak özelliği taşır.
Tabii o zamanki altyazılara bugünkü gibi değildi ve intertitle (arabaşlık) adını taşıyordu. Bunun nedeni metinlerin sahneyle koordine bir biçimde görünmek yerine sahneler arasında bağımsız olarak görünmesiydi.
Bugün bildiğimiz anlamıyla altyazı ise 1909 yılında sessiz sinema döneminde ortaya çıktı. 1927’de sesli sinema ortaya çıkınca dublaj imkanı da doğdu ancak o zamanlar dublaj oldukça masraflı ve karmaşık bir işti.
Altyazıya sahip ilk sesli film ise The Jazz Singer (1927) oldu. Bu film 1929 yılında Fransa’da Fransızca altyazılı olarak gösterildi.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILARIMIZ
Altyazı Çevirisi Yapılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Film Çevirilerinin Arka Planında Neler Oluyor?
Dil Öğrenmek İsteyenlere Alternatif Bir Yöntem: Altyazılı Film İzlemek
This post is also available in: Türkçe